Mehmet AVŞAR
‘Ardahan ‘daki dernekler mezarlığına bir şeyler anlatmak lazım’ diye düşünüyorum. Gerçi mezarlık ses vermez ama hani belki bir diri çıkabilir şans eseri.
Kişisel hırs ve hesaplardan uzak kıyıdan köşeden kalmış, memleket mücadelesi veren gerçek bir dernek! Belki var diye düşünüyorum onun içinde bir öneriden bulunuyorum;
Bölgemizin Tarım ve hayvancılık bölgesi olduğu gerçeği göz önünde bulundurarak bu henüz ismini bilmediğimiz derneğimizden mesela bir biçerdöver alıp çiftçilerin girdi maliyetlerini en aza indirebililmesi için bir çalışma başlatmaları için bir öneride bulunabilirim.
Örneğin ben Ardahan ‘ın Hoçvan dernek başkanı olsaydım, dernek Merkezi her ne kadar İstanbul’da olsada ben çadırımı Kars- Ardahan karayolunun kenarında herhangi bir noktaya kurardım. Orada yöre halkının istek ve yemenilerinin doğrultusunda strateji geliştirir, ona göre çözüm yollarını arardım.
22 köyün vebalini sürekli göz önünde bulundurarak bir Holdingin başkanıymışım gibi derneği yönetirdim. Bölgeye katma değer katmak için liyakatli insanları seçer onlarla bir ortak akılda buluşmak için çabalardım.
Dernek Başkanı olmak gibi bir hevesim olsaydı Hoçvan ‘ı bir yıl içerisinde ilçe yapardım. Ne mantıkla ortada kaldırılan Hoçvan Lisesini tekrar faaliyete sokardım. Zira ortada 22 köy var. 22 koyun olsa bile bir araya gelse bir ağılı olur. Ancak 22 köyün bir lisesi yok çünkü talep eden yok. Ortada dermek var ama faaliyet yok. Sabahtan akşama kadar okey masasında başını kaldırabilseler bütün bu anlattıklarımı görebilirler belki.
Bunları yazarken Nazım’ın bu dizeleri aklıma geldi sanki memleketimi anlatıyor ;
CEVİZ AĞACI
Başım köpük köpük bulut, içim dışım deniz,
ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda,
budak budak, şerham şerham ihtiyar bir ceviz.
Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında.
Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda.
Yapraklarım suda balık gibi kıvıl kıvıl.
Yapraklarım ipek mendil gibi tiril tiril,
koparıver, gözlerinin, gülüm, yaşını sil.
Yapraklarım ellerimdir, tam yüz bin elim var.
Yüz bin elle dokunurum sana, İstanbul'a.
Yapraklarım gözlerimdir, şaşarak bakarım.
Yüz bin gözle seyrederim seni, İstanbul'u.
Yüz bin yürek gibi çarpar, çarpar yapraklarım.
Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda.
Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında.