Pandemi, ekonomik kriz ve 50 bine yakın insanın ölmesine neden olan son doğal depremi unutturan siyasi depremin insanlık üzerinde ne kadar etkili olduğunu bir kez daha görmek mümkün.
Evet, 11 kenti 10 milyon insanın öyle yada böyle mağdur olduğunu bile unutturan 'kim aday olacak?' tartışmalarının gölgelediği siyasi deprem irili, ufaklı sarsıntılarla devam etse de, belediye imkanları ile gün geçtikçe havuzu daha da bulandıran medya ve basının gazıyla adeta kurtarıcı olarak lanse edilen Kııçdaroğlu'nun adaylığının resmi olarak ilan edilmesiyle durmuş gibi görünmekte.
Ve en önemlisi geçtiğimiz günlerde 'cızdım, oynamıyorum' diyen Akşener'in adeta zorla geri getirtilip, 6'lı masaya oturtulurken biraz daha güçlenerek çıkan Kılıçaroğlu'nu kurtarıcı olarak görenlerde otobüslere binmiş, bir ay önce bugün, 6 Şubat'ta büyük depremlerin yaşandığı ve binlerce insanın öldüğü, binlercesinin sakat, evsiz, imkansız kaldığı deprem bölgesine değil, şen şakarak marşlar, türküler eşiliğinde Ankara'ya başkente gitmiştiler.
Ha bu arada benim gibi bürokrasiden şikayetçi olanların başında gelen ama başkanlık sistemi ardından bakanları bile bürokratlardan seçen Cumhur İttifakı masasının baş aktörü Erdoğan'da aynı saatlerde kendisinin atadığı bakanları ile yaptığı toplantıyı bitirmiş, Saadet Partisi önünde toplanan kamuoyuna ve ülkeye seçimle ilgili "10 Mart Cuma günü Anayasa'nın bize verdiği yetkiye dayanarak alacağımız seçim kararının, ertesi gün Resmi Gazete de yayımlanmasıyla süreci başlatıyoruz" diyerek yeni açıklamalarda bulunuyordu.
Yani uzatmadan 'Evet, nerede kalmıştık?' diyen siyasiler pandemiden bu yana toparlanamayan, %100'leri bulan ekonomik kriz yetmedi 11 kenti yerle bir eden depremi unutturan siyaset arenası yarından itibaren yeniden hareketlenecek ve seçmen de 'umut' diyerek sandık başına gidecek desekte seçimi yeniden seslendiren Erdoğan'ın, 'Tabii bu kararın yayımlandığı 11 Mart itibarıyla seçim takvimi ile ilgili hususlar Yüksek Seçim Kurulunun (YSK) yetki alanına girmektedir.' demesiyle ne demek istediğini anlamıyor, bu kez de 'YSK eliyle acaba seçim ertelenecek mi?' diyerek şüpheli bir halde 11 Mart'ın akşamına kadar diyerek yeniden duruveriyoruz..