Uydu üzerinden yayın yapan ulusal tv TEMPO TV'de birçok değerli konuğumuzla birlikte 5 yıla yakındır kesintisiz ve canlı olarak yayınladığımız GAZETECİLERLE GÜNDEM adlı programımızın bir yenisini yapmak için çıktığım yolun ilk durağında gördüklerim bu ülkede ekonomik sıkıntılar var dense de bunun bol maaşlı bakanlıklara, onlara bağlı kurumlara ve belediyelerde hiç yaşanmadığını bir kez daha görüyordum..
Zira 'Devlet içinde parelel devlet olmaz' denip, belediyelerin ve valiliklerin sınırları içinde olan ulaşımı, organize sanayi bölgelerini, turizm bakanlığı izinli bir otelin içindeki insanlarla birlikte yandığı Bolu'daki gibi İl Özel İdarenin yönetiminde olan alanlara TOKİ ortaklı Çevre Bakanlığı gibi çöken anlayışın bir örneği olan ve Maramaray'ı işleten Ulaştırma Bakanlığının bu ekonomik sıkıntılar içinde büyük ama acil olmayan, gereksiz masraflar yaparak belediyelerin sınırları içinde içinde işlettiği ama yürüyen merdivenleri doğru dürüst çalışmayan, karanlık içinde olan duraklarıyla ünlü Marmaray istasyonlarının etrafını sahte, suni yeşillendirmelerle çevirdiğini görüyor insan..
Tempo TV'de yayınlanan 'Gazetecilerle Gündem' adlı yeni programa giderken gördüğüm bu manzara bugüne dek gezdiğim, gördüğüm her kentin, şehrin hatta kasabanın girişlerine astıkları devasa panolarla kendilerine adeta birer padişah imajı veren ve her birinin kendilerini ayrı bir eyalet başkanı edasıyla kaymakam ve valiler başta olmak üzere vekilleri gölgede bırakan tafralarıyla ünlenen belediye başkanlarının gerçek anlamda hizmet adamı olup olmadıklarını görmek için sabahları kulaklara can veren ezandan önce uyanmanız ve ezan sesini daha iyi duymak için odanızı havalandırmak adına açtığınız pencerenizden dışarı bakmanız gerek.
Siz, 'Allah’ın evi' denen ama pandemili ölüm korkusuyla cemaatsiz kalan camilere davet eden ezanı dinlerken, baktığınız sokağın, caddenin ve şehrin ya da köyün karanlıklar içinde güneşi beklediğini anlar, karanlıkta görünmeyen direklerin gölgesinden korkarsınız.
Çünkü tabelacı, afişçi, panocuların çok sevdiği bakanlıkların yanında belediye başkanlarının ve yardımcılarının, onlara bağlı kurum amirlerinin hizmet adı altında milyonlar harcayıp, diktiği, süslediği cafcaflı ışıkların birçoğu, Allah’ın emriyle tüm insanlığa ışık veren güneş gibi olmasa da bir gaz lambası kadar gölgesini bile aydınlatamadığını görürsünüz.
Başında bulundukları şehirlerin O çok görünen ana meydanlarını cafcaflı ışıklarla süsleyip, kentlerin girişine ve çıkışına astıkları devasa, kelli felli fotoğraflarıyla süslü bilboardlarla halka hizmet ettiklerini sanırlar ama arka sokak ve mahalleler gibi yanmayan elektrik direklerinin bolca dikildiği paralı yollarda da durum aynıdır. Fakat bundan kimin, kimlerin sorumlu olduğu da bir türlü bilinmez, kabul edilmez.
Buna neden ise birçok fabrika ve kamuya ait hizmetleri özelleştirme adı altında beleşten alan özel sektörün, suçun kendilerinin değil elektrik parasını ödemedikleriyle suçladıkları yerel idareciler, yani başkanlara suçu atarken başkanlar, yollar ve üzerindeki direklerin kendi sorumlulukların da olmadıklarını belirtip suçu bakanların başında olduğu ana arter ve yollardan sorumlu valilikler bünyesinde bulunan genel sekreterliklere, karayollarına atmasıdır.
Neyse 'İtibardan tasarruf edilmez' diyenlerin yönettiği ülkede kelli felli başkanlar selfie yaparak cafcaflı işlerle hizmet ettiklerini belirtip dururlarken biz okurumuza topluma ışık verdiğine inandığımız yeni bir yazımızı daha doğan güneşin eşliğinde bitirip, er geç aydınlanacağına inandığımız ülkemizin güzel geleceğine bir gül tohumu misali serperek kendi yolumuza, sizi de izlemeye davet ettiğimiz TEMPO TV ekranlarında ki 'Gazetecilerle Gündem adlı canlı yayınımıza devam edelim' diyerek durmak yok yola devam diyelim..