Ülkede yaşanan ekonomik sıkıntıların herkesi olduğu beni de daralttığı bu süreçte baba denen Devlet bir lira alacağından vazgeçmiyor, ertelemiyor, ötelemiyor haczederek zaten banka sisteminde kara listede olan vatandaşı iyiden iyiye boğuyor.
Bunlara rağmen Devletinin ayakta kalması ve kendi işlerinin yürüyebilmesi için elinde olanı yok pahasına satıp, devletine katkı sunarken kendisini de dar boğazdan çıkarmaya çalışıyor.
Bunun için de yapılan en son bakanlar kurulunda, 'Bu ekonomik dar boğaz da en azından ertelensin, ötelensin' diye çağrıda bulunulan ancak dikkate alınmayan 7440 sayılı yasa gereği yapılan yapılandırmanın ilk taksiti veya hepsini yatırmak için gönüllü sıraya giren vatandaşlardan biri de bendim ve Ardahanlı olarak Ardahan Belediyesine olan borçlarımı hem de bu nefes aldırmayan dar zamanda öderken ödediğim borcun Belediye Başkanının bu ayki maaşı kadar olmasıydı..
Ve benim belediyeye olan borcumu öderken yok imkanlara rağmen başta gazeteciliğimize reklam veren dostlarımız olmak üzere oradan, buradan bulup buluşturduğum ama Venezüella parası gibi değersizleştiği için neredeyse el arabası ile Belediyeye getirdiğim parayı belediyenin muhasebesine öderken can acısıyla olacak ki “Başkanın bu ayki maaşı benden” diyerek bağırdığımı fark edememişim.
Evet bu seslenişimi, serzenişimi borçlarını ödemek için benim gibi sıraya girenler, belediye çalışanlarının gülümseyerek duyduklarını görürken, hepsi de haklı olduğumu söylüyorlardı.
Kısacası benim de içinde olduğum vatandaşın Devlete ödediği vergi, sgk, bağkur, tabela, çöp su, harç vb. paralarının toplandığı şu günlerde hepimizin yani memurundan, işçisine patronundan gazetecisine kadar herkesin er geç iyi niyetle ödediği vergilerle maaş alan başta belediye başkanı olmak üzere idarecilerimizin alttan üste kadar hatta 12 uçağı olduğu söylenen Erdoğan dahil maaşlarını ödeyip hizmet beklediğimiz kamu yöneticileri kendilerinden beklenen hizmetin hakkını vermeli, veremiyorsa da haram edildiği biline.