Sizi bilmem ama beni WhatsApp, facebook, Instagram, tik tok denen sanal ortamlarının sağladığı gruplara ekleyenlerin sayısı gün geçtikçe artarken, benim yaptığım paylaşımlar yüzünden bana kızanlar gibi ben kızmıyor, aralarında cuma mesajları da olmak üzere mesajlar eşliğinde gelen resim ve görüntüleri incelerken telefon hafızamı doldurmasın diye tek tek ve sakince siliyorum.
İşte o gün boyu gelen mesajların sonuncularından olanların başını .çeken yine Suriye'den geliyor. Ve bu mesajların başlıklıları da 'Suriye'de Alevi Katliamı, Aleviler öldürülüyor.. vb.' olmakta.
Tabi memleketim Ardahan'ın en büyük dağı unvanlı Kısır dağının eteğinde dışarı sızıp, bir yandan Çıldır gölüne su kaynağı olan diğer taratan yani Hoçvan yönünde boşa suyu akan suyu izleyen 22 pare Hoçvan köyünden biri olan hemşerimin facebookta, 'Siyah incilerim, bizi size hizmetkar kılan Rabbime bin şükür ederim.' mesajı ile yazının içinde ki Afrika'dan çekilmiş fotoğrafı paylaştığında görüyordum.
Tik Tok'ta ise bolca erotik dansların yanında komedi diye paylaşılan onca yeni vidonun eklendiğini işaret eden ve bu neden cep telefonumun sık sık aldığı görüntü, resim ekli mesajlar dolaysıya gerek hafızasının dolması gerekse şarjı sıkça tüketse de her gelen mesajı dikkatle okuyup, incelerken ne anlatmak istediğini anlamaya çalışır, bazen bilgisayarımın yanı başında bulunan not defterime bazen de beynime not alırım. 

Aynı durum Instagram'da da yaşanırken uydu üzerinde yayın yapan ulusla tv Tempo TV'de canlı olarak yayınlanan ve 'Dünyayı Kadın Emeğiyle Güzelleşir' diyerek hazırlayıp, iki günde art arda 3 program yaptığımız, 'Gazetecilerle Gündem' adlı programımızın bitimi ardından Marrmaray ile eve dönerken benimde aralarında olduğum 'ARDAFED BAĞLI DER BAŞK İS' adlı WhatsApp grubuna bir mesaj atılıyor.
'Ne tesadüftür?' diye düşünerek, WhatsApp'taa okuduğum mesajı atan ise 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolaysıyla kendi köy derneğini konuk ettiğim Kinzodamal'lı öğretmen Şemsettin Şenel idi. Yani Alevi değil ama Kürt kökenli, yerel ağızla yerli dediğimiz Türk köyü olmuş Bağdeşenli emekli öğretmen Şemsettin Şenel 'ARDAFED BAĞLI DER BAŞK İS' WhatsApp adlı gruba aşağıda ki ekte bulunan mesajı atmıştı.
'ARDAHAN STK'LARINA DUYURUMDUR..' başlıklı mesaj aynen şöyle;
'Komşu ülkemiz Suriye'de olup bitenler içler acısı ,hani kardeştik biz onca Suriyeliyi ülkemizde barındırdık, insan ayrımı yapmadık. Şimdi ne oldu Türkmen (Alevi ) dediğimiz kardeşlerimize uygulanan katliamlara ülkemizin yöneticileri nasıl duyarsız kalıyor? .Bu bir katliamdır insanlığın yüz karası .Sayın dışişleri bakanımıza sesimizi duyuralım.. Kankası olan başkanlarını arasın katliamları sonlandırsın.. ülkemizdeki Türkmen Alevi kardeşlerimizin üzülmesini sonlandırmak için çabalayalım sesimizi duyuralım.. Yarın başka ümmetleri katlederler dur diyelim.. Bağışlayın, saygılarımla..' şeklindeydi..
Bu mesajı okuduğumda Rojava başta olmak üzere aralarında bir kaç gazeteci ve bir Kürt şairin de olduğu aynı Suriye'de yaşanan, yaşanmaya devam eden ölümleri hatırlarken Şemsettin hocanın 'ARDAFED BAĞLI DER BAŞK İS' adlı gruba yazıp, attığı yazılı mesajının aynısından daha sertini geride kalan hafta sonu yaptığım 3 canlı yayında benimde yüksek sesli, hem de sert sözlerle daha bir kaç dakika önce tüm dünya da izlenile bilinen tv kanalında dile getirmiştim.

Gerçi aynı yayına giderken de bir kaç Alevi tanıdık dost, arkadaş ve eşi de cep telefonu ile bizzat arayıp, şu bir türlü durulmayan Suriye'de yaşananlar karşısında şu bizim ünlü, ünsüz stk'lar başta olmak üzere o büyük devrimciler (!), benden daha solcu (!), hak, hukukçu (!) lar nerde, niye susuyorlar?' diye sormuş, ve bunların sahtekar yüzlerini sanalda bir iki satırla da olsa 'neredesiniz?' diye niye kamuoyuna ifşa etmiyorsunuz?' diye kendilerinin de içinde olduğu insan haklarına karşı sözde duyarlılara sitem etmiştim..
Ve Tempo TV'de canlı olarak yayınlanan GAZETECİLERLE GÜNDEM adlı programın bitimi ardından yorgun argın eve dönerken iki gün de 3 yayın yaptığım pragmada sesli olarak söylediklerimi bu kez , bu kez Şemsettin hocanın konula ilgili yazdığı mesajının altına erinmeden, her gelen yeni mesaj ile ikide bir donan ve şarjı bitmek üzere olan cep telefonumun tuşları ile bende aşağıda ki ekte bulunan mesaj yazıyor ve aynı gruba atıyorum.
Ve 'Hoca keşke bu duyarlı çağrını ilk olarak Alevi toplumlarını temsil ettiklerini iddia ettiklerini iddia eden tanıdık stk'lar yapsaydı.. Ki bende 2 günde yaptığım 3 programımın açılışlarında, aralarında senin çağrını da anlatmaya çalıştım.. Ve aynısını hatta daha sertini yüksek sesle, GAZETECİLERLER GÜNDEM'de canlı olarak gündeme taşıdım. Taşımaya, yazmaya da devam edeceğim de.. Ama ne işse korkaklar dediğim birileri yine sus, pus olmuş ve sana, bana HOCA SEN TİMUR'A DE diyor gibi.. Fakir Yılmaz Gazeteci www.kuzeyanadolugazetesi.com' mesajını yazıyorum.
Yetmemiş bu iki mesajı alıp, yayınlar öncesi telefonla görüştüklerime de 'Sizn yapamadığınız hoca ve ben yazdım. En azında alın bu iki mesajı en azında kopyalatın ve bir zahmet en azında kendi sanallarınız da paylaşın..' diyerek onlara da atıyorum.

Peki, sizce ne oldu?
Hiç bir şey olmadı ve gece yarısı bitip, saat 05.23 saatine kadar gazetelerimi, haberlerimi ve bu yazıyı yazarken açık olan WhatsAppıma yada o bahsi geçen WhatsApp grubuna nokta yada virgül de olsa ne yeni bir mesaj geldi, nede 'haklısınız veya haksızınız' diye bir satır..
Çünkü benim su/pus olmuş korkaklar dediklerim Alevi, Kürt, Türk, Kadın, Erkek kısacası insan gözükseler de gerçekten korkak bir o kadar da iki yüzlü sahtekarlar idi..
Zaten ondan değil mi kendi köyü susuzken dini duyguları okşayan sahte sözlerle cemaat, dernek adı altından paracıklar toplayıp, 'kuyu açtık' dedikleri Afrika'ya ağlayan, 21.08.2013 tarihinde, 'Suriye'deki katliam Halepçe'yi akla getirdi' diye başlık atan Anadolu Ajansı gibilerinin bugün yine aynı Suriye'de yaşananlara 'Suriye’de katliam yok provokasyon var: ‘Alevi, Hıristiyan, Dürzi, Nusayriler uzak durmalı’' başlıkları ile sus, pus olması ve dün sarı öküzü götürülürken susan, oralı olmayan bu korkaklar yüzenden sıranın Suriye'nin sahiline, yeni Kerbelalar diye adlandırılmaya başlanan Lazkiye ve Tartus'a kadar gelmesi..