Pandemi manasıyla defalarca ertelenen ve adeta kaçırılan, ne zaman yapılacağı kamuoyuna duyurulmayan Ardahan Ticaret ve Sanayi Odası başkanlığına kimlerin aday olacağı tartışılan şu günlerde bazı isimlerde ATSO ve vatandaşlar tarafından önerildiği dikkat çekiyor.
Suat Hancıoğlu: Bende Milletvekili olmak istiyorum..
DYP ve AK Parti Ardahan eski İl Genel Meclis Üyelerinden olan ve adı Ardahan Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Bşkan Adaylığından geçen Ardahanlı iş insanı Suat Hancıoğlu kendisine ati sanal sayfada yaptığı yorumunda eski ve yeni milletvekillerinin sanal ortamda birbirlerine gider yapmalarının yaklaşan seçim öncesi şov ve siyasetten öte bir şey olmadığını belirtti.
Hancıoğlu miatlarını doldurmuş her iki isimin bir şey yapmadıklarını ve devletin yaptıkların sahip çıktıklarını belirttiği açıklamasına üstü kapalı da olsa yaklaşan seçimlerde kendisinin de milletvekili adayı olacağını da ima etmiş.
Hancıoğlu'nun o yorumu şöyle;
**SAHARA TÜNELİ, ILGAR DAĞI TÜNELİ VE UNUTULAN ARDANUÇ YOLU..
Sahara tüneli ve Ilgar Dağı tüneli bölgemizin önemli bir rüyası ve yıllardan beridir beklenen hülyasıdır. Şimdi görüyorum bir kısım seçilmişlerimiz sosyal medyada ‘’Altında imzam var’’ dediği projelere, bazı seçilmişlerimiz ise ‘’Projelerin altında milletvekilinin imzası olmaz aslen bu benim projem’’ kavgası vermekteler.
Önce şuradan başlamak lazım; doğrudur projenin altında milletvekilinin imzası olmaz ama o projenin getirisinin ve götürüsünün incelendiği bir bölümü vardır.
AK Parti döneminde kapatılan Devlet Planlama Teşkilatı ‘’Allah rızası için bir tane milletvekilimiz sesini çıkarıp da bu kurumun kapatılması memleket için bir faciadır’’ diyemedi ama ben şimdilik işin bu bölümünü geçiyorum.
İşte bu tür projelerin ilk aşaması DPT ve milletvekilinin takibi ve mücadelesiyle olur, dolayısıyla bu projeler 1991 tarihinde zamanın milletvekili olan Abdul Kerim DOĞRU Başbakan Süleyman DEMİREL ve sonradan Başbakan olan Tansu ÇİLLER döneminde fizibilite aşaması başlatılan ete kemiğe büründürülen ve günümüze kadar taşına gelmiş bir yatırım projesidir, kimsenin buna sahip çıkmasına gerek yoktur, kaldı ki ortada bir şey de yok.
Sadece 200-300 metre delinen ve şantiye denmeye bin şahit gereken bir inşaat sahası, ondan dolayı hiç kimse bu süreçlere sahip çıkmasın kimse bunları görmez değildir.
Şimdi gelelim emek hırsızlığı denilen olaya; doğrudur çoğu zaman 'topluma yatırım yaptım, cebimden yaptım, su getirdim, köprü yaptım, fakülte yaptım, yurt yaptım' gibi sahte ve hayalci söylemlerle toplumu kandırmak hep yaşanmış çirkin ve kirli şeylerdir.
Kısaca; bu olayların tarihini iyi bilen bir kardeşiniz olarak 'yaptım' diye övünülen şeyleri biraz açmak lazım;
Yapılan fakültenin yerinde şu an da yeller esiyor, milletvekili olacaksın, popüler olacaksın, böyle bir yatırımı kendim yapıyorum diye başlatacaksın, ülke genelinde bütün iş adamlarından yardım ve destek toplayacaksın, sonra kalkıp bu fakülteyi valiliğe parayla satacaksın (bununla ilgili bilgiler arşivlerde mevcuttur, isterseniz araştırabilirsiniz) sonra da 'ben yatırım yaptım' diyeceksin, işte bu da olmadı kimse senin düşündüğün gibi at gözlüğüyle bakmıyor.
Yurt yapmaya başlayacaksın zamanın Fetö ekibiyle birlik olacaksın hoca efendi diye bahsettiğin hainle bir resim çekilmek için defalarca Amerika’ya gideceksin sonra bunu kullanarak, 'yurt yapıyorum' diye para toplayacaksın ama işin sonunda topladığın paralar yine ortada yok. Bence bunların hepsi soruşturulması gereken konular.
Sonuçta, Şemsi Kaya yurdu diye bir yurt var mı Ardahan’da gören bilen varsa bana da göstersin, yine aynı terane ‘’ben köylere su getirdim’’ bu köylere getirilen suların sondaj paralarını Gürbüz Süleymanoğlu ödemedi mi?
Çok garip ki adam kalkmış 'ben yaptım' diye sahip çıkıyor, bu yalan ve hayal ürünü işleri istediğimiz kadar artırabiliriz.
Ben bunları yazarken ve ya konuşurken Orhan Atalay taraflı konuştuğum fikrine kapılanlar oluyor oysaki ben hiç kimsenin tarafında değilim ben sadece doğru olandan yanayım, şimdi Orhan Atalay ile ilgili de söylenecek çok şey var yıllarca partimiz dediğimiz AK Partiye oy verdik sonuç da Orhan Atalay Milletvekili seçildi zaman zaman başta onun için çalışan çabalayan bizler olmak üzere oy verenlere teşekkür etmesi, halini hatırını sorması, arandığında telefonlara cevap vermesi ya da müsait olduğunda dönmesi gerekirken, her seferinde yüksek sesle benim hiç kimseye vefa borcum yok diye söylemektedir. Bu en çokta bir seçilmiş için doğru söylem değildir.
Yatırım konularına gelecek olursak; Tünellerin geçmiş sürecini yukarıda elimden geldiğince anlatmaya çalıştım, daha sonradan tabi ki her seçilen vekilin de katkıları olmuştur, zaten bu hizmetleri takip için o koltuktalar.
Her seferinde kendi çantasındaki oylarla vekil seçilen Sayın Orhan Atalay’ında aynı şekilde katkısı olmuştur olması da gerekmektedir, şunu sormak istiyorum.
Sayın Orhan Atalay’a Göleli hemşerilerim kusura bakmasınlar ve beni de yanlış anlamasınlar çünkü mesele onların da meselesidir..
Şimdi Ardahan’a 40 km uzaklıkta bulunan Yanlızçam kayak merkezi ülkemiz şartlarında standartların üzerinde bir statüye sahip kayak merkezidir ve biz bütün Ardahanlılar olarak (Beş ilçe dahil) bu kayak tesisine giderken bu tesisin % 10 doluluk oranını dahi sağlayamıyoruz.
Hal böyle iken Göle’den gelen bir kayak sever de 40 km sonra Yanlızçam kayak merkezine ulaşabiliyor (bu ölçümler kesine yakın kilometrelerdir) sormak lazım.
Sayın Atalay’a Göle’ye bu kadar yakın kayak merkezi varken çok büyük bir masraf yaparak ekstradan bir kayak merkezini Göle’ye yapmak hangi fizibiliteye veya yukarıda bahsettiğim gibi, hangi Devlet Planlama Teşkilatının raporuna istinaden yapıldı.
Ülke bu kadar ekonomik darboğaz yaşarken Göle’ye kayak merkezi sizce de biraz gereksiz olmamış mı? Bu yatırıma hangi DPT kökenli Bakan, hangi DPT kökenli Genel Müdür onay verdi, gerçekten çok merak ediyorum.
Dolayısıyla kim vekil olursa olsun (tabi ki herkes kadar ben de olmak istiyorum ve bu herkes gibi benimde hakkım sonuçta o koltuk kimsenin babasının mülkü değildir) ama olmayacak ya da yapılamayacak projeler üzerinden toplumu meşgul etmeye gerek yok her doğru yapılan işin yanında ve arkasındayız olmayacak işlerle de lütfen bu halkı umutlandırıp meşgul etmeyin.
Selam ve saygılarımla.
Suat Hancıoğlu: Bende Milletvekili olmak istiyorum..
DYP ve AK Parti Ardahan eski İl Genel Meclis Üyelerinden olan ve adı Ardahan Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Bşkan Adaylığından geçen Ardahanlı iş insanı Suat Hancıoğlu kendisine ati sanal sayfada yaptığı yorumunda eski ve yeni milletvekillerinin sanal ortamda birbirlerine gider yapmalarının yaklaşan seçim öncesi şov ve siyasetten öte bir şey olmadığını belirtti.
Hancıoğlu miatlarını doldurmuş her iki isimin bir şey yapmadıklarını ve devletin yaptıkların sahip çıktıklarını belirttiği açıklamasına üstü kapalı da olsa yaklaşan seçimlerde kendisinin de milletvekili adayı olacağını da ima etmiş.
Hancıoğlu'nun o yorumu şöyle;
**SAHARA TÜNELİ, ILGAR DAĞI TÜNELİ VE UNUTULAN ARDANUÇ YOLU..
Sahara tüneli ve Ilgar Dağı tüneli bölgemizin önemli bir rüyası ve yıllardan beridir beklenen hülyasıdır. Şimdi görüyorum bir kısım seçilmişlerimiz sosyal medyada ‘’Altında imzam var’’ dediği projelere, bazı seçilmişlerimiz ise ‘’Projelerin altında milletvekilinin imzası olmaz aslen bu benim projem’’ kavgası vermekteler.
Önce şuradan başlamak lazım; doğrudur projenin altında milletvekilinin imzası olmaz ama o projenin getirisinin ve götürüsünün incelendiği bir bölümü vardır.
AK Parti döneminde kapatılan Devlet Planlama Teşkilatı ‘’Allah rızası için bir tane milletvekilimiz sesini çıkarıp da bu kurumun kapatılması memleket için bir faciadır’’ diyemedi ama ben şimdilik işin bu bölümünü geçiyorum.
İşte bu tür projelerin ilk aşaması DPT ve milletvekilinin takibi ve mücadelesiyle olur, dolayısıyla bu projeler 1991 tarihinde zamanın milletvekili olan Abdul Kerim DOĞRU Başbakan Süleyman DEMİREL ve sonradan Başbakan olan Tansu ÇİLLER döneminde fizibilite aşaması başlatılan ete kemiğe büründürülen ve günümüze kadar taşına gelmiş bir yatırım projesidir, kimsenin buna sahip çıkmasına gerek yoktur, kaldı ki ortada bir şey de yok.
Sadece 200-300 metre delinen ve şantiye denmeye bin şahit gereken bir inşaat sahası, ondan dolayı hiç kimse bu süreçlere sahip çıkmasın kimse bunları görmez değildir.
Şimdi gelelim emek hırsızlığı denilen olaya; doğrudur çoğu zaman 'topluma yatırım yaptım, cebimden yaptım, su getirdim, köprü yaptım, fakülte yaptım, yurt yaptım' gibi sahte ve hayalci söylemlerle toplumu kandırmak hep yaşanmış çirkin ve kirli şeylerdir.
Kısaca; bu olayların tarihini iyi bilen bir kardeşiniz olarak 'yaptım' diye övünülen şeyleri biraz açmak lazım;
Yapılan fakültenin yerinde şu an da yeller esiyor, milletvekili olacaksın, popüler olacaksın, böyle bir yatırımı kendim yapıyorum diye başlatacaksın, ülke genelinde bütün iş adamlarından yardım ve destek toplayacaksın, sonra kalkıp bu fakülteyi valiliğe parayla satacaksın (bununla ilgili bilgiler arşivlerde mevcuttur, isterseniz araştırabilirsiniz) sonra da 'ben yatırım yaptım' diyeceksin, işte bu da olmadı kimse senin düşündüğün gibi at gözlüğüyle bakmıyor.
Yurt yapmaya başlayacaksın zamanın Fetö ekibiyle birlik olacaksın hoca efendi diye bahsettiğin hainle bir resim çekilmek için defalarca Amerika’ya gideceksin sonra bunu kullanarak, 'yurt yapıyorum' diye para toplayacaksın ama işin sonunda topladığın paralar yine ortada yok. Bence bunların hepsi soruşturulması gereken konular.
Sonuçta, Şemsi Kaya yurdu diye bir yurt var mı Ardahan’da gören bilen varsa bana da göstersin, yine aynı terane ‘’ben köylere su getirdim’’ bu köylere getirilen suların sondaj paralarını Gürbüz Süleymanoğlu ödemedi mi?
Çok garip ki adam kalkmış 'ben yaptım' diye sahip çıkıyor, bu yalan ve hayal ürünü işleri istediğimiz kadar artırabiliriz.
Ben bunları yazarken ve ya konuşurken Orhan Atalay taraflı konuştuğum fikrine kapılanlar oluyor oysaki ben hiç kimsenin tarafında değilim ben sadece doğru olandan yanayım, şimdi Orhan Atalay ile ilgili de söylenecek çok şey var yıllarca partimiz dediğimiz AK Partiye oy verdik sonuç da Orhan Atalay Milletvekili seçildi zaman zaman başta onun için çalışan çabalayan bizler olmak üzere oy verenlere teşekkür etmesi, halini hatırını sorması, arandığında telefonlara cevap vermesi ya da müsait olduğunda dönmesi gerekirken, her seferinde yüksek sesle benim hiç kimseye vefa borcum yok diye söylemektedir. Bu en çokta bir seçilmiş için doğru söylem değildir.
Yatırım konularına gelecek olursak; Tünellerin geçmiş sürecini yukarıda elimden geldiğince anlatmaya çalıştım, daha sonradan tabi ki her seçilen vekilin de katkıları olmuştur, zaten bu hizmetleri takip için o koltuktalar.
Her seferinde kendi çantasındaki oylarla vekil seçilen Sayın Orhan Atalay’ında aynı şekilde katkısı olmuştur olması da gerekmektedir, şunu sormak istiyorum.
Sayın Orhan Atalay’a Göleli hemşerilerim kusura bakmasınlar ve beni de yanlış anlamasınlar çünkü mesele onların da meselesidir..
Şimdi Ardahan’a 40 km uzaklıkta bulunan Yanlızçam kayak merkezi ülkemiz şartlarında standartların üzerinde bir statüye sahip kayak merkezidir ve biz bütün Ardahanlılar olarak (Beş ilçe dahil) bu kayak tesisine giderken bu tesisin % 10 doluluk oranını dahi sağlayamıyoruz.
Hal böyle iken Göle’den gelen bir kayak sever de 40 km sonra Yanlızçam kayak merkezine ulaşabiliyor (bu ölçümler kesine yakın kilometrelerdir) sormak lazım.
Sayın Atalay’a Göle’ye bu kadar yakın kayak merkezi varken çok büyük bir masraf yaparak ekstradan bir kayak merkezini Göle’ye yapmak hangi fizibiliteye veya yukarıda bahsettiğim gibi, hangi Devlet Planlama Teşkilatının raporuna istinaden yapıldı.
Ülke bu kadar ekonomik darboğaz yaşarken Göle’ye kayak merkezi sizce de biraz gereksiz olmamış mı? Bu yatırıma hangi DPT kökenli Bakan, hangi DPT kökenli Genel Müdür onay verdi, gerçekten çok merak ediyorum.
Dolayısıyla kim vekil olursa olsun (tabi ki herkes kadar ben de olmak istiyorum ve bu herkes gibi benimde hakkım sonuçta o koltuk kimsenin babasının mülkü değildir) ama olmayacak ya da yapılamayacak projeler üzerinden toplumu meşgul etmeye gerek yok her doğru yapılan işin yanında ve arkasındayız olmayacak işlerle de lütfen bu halkı umutlandırıp meşgul etmeyin.
Selam ve saygılarımla.